"Enter"a basıp içeriğe geçin

‘Shine bright like a diamond’: Elmas açık erişim nedir?

Daha önce yükseköğretimin sermayesi yazımda çok doğru hedeflerle yola çıkan açık erişim hareketinin nasıl “kapitalist açık erişim”e dönüştüğünü ve misyonunun yayıncıların kârına kâr katmak haline geldiğini yazmıştım. Kasım sonu açık erişimin en önemli figürlerinden Richard Poynder aşağıdaki tweet’i atıp artık açık erişim hakkında haber yapmayı bırakacağını söyledi. Şurada kararının nedenleri de var. Çünkü insanların kafasında açık erişim ile ilgili büyük bir hayal kırıklığı var. Bu hayal kırıklığını anlayabiliyorum. Sebeplerinden bazıları hemen aşağıda.

Geçen ay QSS‘te* yayınlanan bir makalede büyük beş yayıncıya 2015-2018 yılları arasında toplamda tahminen 1,06 milyar dolar makale işlem ücreti ödendiği hesaplandı. Altın açık erişimden (derginin tamamı açık erişim, yazar APC’yi araştırma fonlarından öder, ödemezse yayınlanmaz) elde edilen gelir 612,5 milyon dolar olurken, hibrit dergilerde (yazar fonundan/cebinden öder, fonu yoksa kapalı erişim olur. Okuyucu kütüphanelerin veri tabanı abonelikleri kanalıyla okumak için para öder) yayınlanan makalelerden 448,3 milyon dolar elde edildi. Tabi bu 448 milyon dolara ek bir de ikincil satışlar, yani kütüphanelere abonelik satışları da var. Aynı içeriği ikinci-üçüncü kez sata sata tüm araştırma bütçeleri nehir oldu, yayıncıların cebini doldurdu. Araştırma bütçesi olmayan ülkeler için büyük bir eşitsizlik yarattı. Yeşil açık erişime destek verelim, yayıncılarda kapalı erişimde olan makalelerin kendimize ait kopyalarını kurumsal arşivlerimize yükleyelim dedik, dergiler politikalarını değiştirdi. Pre-print’ten bile işlem ücreti talep etmeye başlayanlar oldu (Ör: COAR’s response to the American Chemical Society’s new fee for repository deposit). Ambargo sürelerini uzattılar veya pre-print arşivlemeye bile izin vermeyenler oldu. O sırada her üniversite için kurumsal arşiv kurma ve kendi eserlerini bu arşivde barındırma işi zorunlu tutuldu fakat bu görevin yeterli insan ve parasal sermayesi olmayan kütüphanelere verilmesi ya yapmış olmak için kurulan bomboş kurumsal arşivlerle sonuçlandı ya da bunun da bir ticari hizmet alımıyla çözümlenmeye çalışılmasıyla ekstra bütçe kalemi haline geldi. Bugün geldiğimiz noktada yeşil açık erişimi destekleyen (!) ulusal ve uluslararası firmalar büyük meblağlarla açık kaynak kodlu yazılım için kurulum/hizmet/yaşatma desteği sağlıyorlar. Yani orada da bambaşka bir ticari sektör oluştu. Sistemlerin sürdürülebilirliği yine ticari firmaların inisiyatifine bırakıldı…

Bu kısım daha uzar. Burada keseyim. Anlatmak istediğim şey ne zaman açık erişim söz konusu olsa konu entelektüel sermaye, bilimsel üretim, araştırma vesaire değil, para. Kim ne kazanmış ve ne ne kadar konuşa konuşa açık erişimin içini boşalttık ve açık erişim artık inandığımız açık erişim değil. Çıkar çatışmalarıyla yoğrulan bir sektör. Herkes kendine en yakışan açık erişimi seçip üstüne giyiyor. Diğerlerinin de kendisinin beğendiği o formayı giymesini bekliyor. Hal böyle olunca bazen kasıtlı bazen tamamen bilgisizlikten sebep yayılan yanlış bilgiyle de mücadele etmek gerekiyor.

Yalan yok bu yazının başlığı atılalı çok uzun zaman oldu ama bir türlü başına oturup detaylarını yazamamıştım. Nasılsa elmas açık erişim eylem planını Türkçeye çevirmiştim, okunabilirdi. Ayrıca bir yazıya gerek yok diye düşünüyordum. Gelin görün ki bugün dahil olduğum bir sohbette altın açık erişimle elmas açık erişimin aynı kefeye koyulması ve ardından elmas hareketinin de desteklenmemesi gerektiği bir takım otorite figürlerinin görüşlerine dayandırılarak iddia edilince bu yazıyı çıkardım taslaklardan hemen. Muhtemelen “adına elmas dedilerse elmas pahalı, bu da pahalıdır” şeklinde bir akıl yürütmeyle ortaya çıkan bir fikirdir ama yine de tanımı aşağıdaki gibi yapılan bir hareketin (yeni bir yol değil, değişim hareketi) yayıncıların para damıttığı sistemle aynı kefeye koyulması rahatsız etti hafiften. Sıvadım kolları, işte geldim buradayım. Hazır mıyız :=)

Elmas açık erişim aslında bilmediğimiz bir şey değil. Bilip de atıl kalmasına göz yumduğumuz bir şey. Dernekler, üniversiteler veya topluluklar tarafından tamamen gönüllülük esasına dayanarak binbir emekle çıkarılan bir dünya dergi var. Bilimsel iletişim için web of science veya scopus’tan erişilebilenden çok daha çeşitli bir içerik sunuyorlar (bu konuda ek okuma için bkz: Beyond Web of Science and Scopus there is already an open bibliodiverse world of research – We ignore it at our peril). Ancak araştırma performans değerlendirme sistemlerinde yeri ticari atıf dizinlerinden sonra geldiğinden sistemde kıymeti yok, içerik kalitesi düşük, sürdürülebilirliği sıkıntılı. Kişilerin gönüllülüğüne dayandığından tamamen bıçak sırtı. Bu noktada kurumsal yayıncılık servis sağlayıcılara (IPSPs) büyük görev düşüyor. Bu sağlayıcılar bazen dernekler, bazen kamu kuruluşları olabiliyor. Bizdeki en önemli IPSP TÜBİTAK ULAKBİM. Yerel/bölgesel dergiler için platform sunuyor (DergiPark), giderlerini karşılıyor, gerektiği durumda belirli kriterler karşılığında DOI hizmeti veriyor. Yani bazı problemleri olsa da (yazının devamında dile getireceğim onları) aslında Elmas Açık Erişim Hareketi Türkiye’de uzun yıllardır adı konmasa da destekleniyor. Elmas açık erişimin ilk imzacılarından biri de TÜBİTAK ULAKBİM bu yüzden.

Elmas açık erişim hareket planındaki önemli noktalar şöyle:

Dönüm noktası niteliğindeki ‘Açık Erişim Elmas Dergi Çalışması’ (OADJS) bu yayın ekosisteminin muazzam boyutunu ve kapsamını ortaya çıkarmıştır. Dünya çapında tahmini (2021) 17.000 ila 29.000 elmas açık erişim dergisi, toplam makale yayın hacminin %8 ila %9’unu ve açık erişim yayıncılığın %45’ini kapsayarak bilimsel iletişimin temel bir bileşenini oluşturmaktadır.
Bu bariz güçlü yönlere rağmen elmas açık erişim, dergilerin ve platformların teknik kapasitesi, yönetimi, görünürlüğü ve sürdürülebilirliği ile ilgili zorluklar nedeniyle geride kalmaktadır. Bilimsel iletişim sektörünün bu kısmını gerektiği gibi desteklemek için araştırmacılar, fonlayıcılar, araştırma yapan kuruluşlar, üniversite kütüphaneleri, üniversite yayınevleri, fakülteler, bölümler, araştırma enstitüleri, akademik topluluklar, bakanlıklar ve hizmet sağlayıcılar arasında daha fazla diyalog ve taahhüt gereklidir.
Bu eylem planı, elmas dergilerin yenilikçi, geçerli, güvenilir ve erişilebilir yayıncılık hizmetleri sağlama kapasitesini önemli ölçüde artırmayı amaçlamaktadır. OADJS’nin tavsiyelerini takip eden eylem planı, daha fazla geliştirilmesi için dört temel öğeye odaklanarak elmas açık erişimi desteklemeyi amaçlamaktadır: Verimlilik, kalite standartları, kapasite geliştirme ve sürdürülebilirlik.

https://www.scienceeurope.org/media/ka3guy5t/202304-diamond-oa-icin-eylem-plani.pdf

Bir yayının yayıncıya gelişi ne kadar?

Yayıncılık bedava değil, ancak şimdi olduğu kadar pahalı da değil. Zaten açık erişim hareketi de her şey hem bedava hem de açık olsun diye beklemiyordu, kamu kaynaklarıyla üretilen bilimsel yayınlar açık olsun diyordu. Ancak bu açıklığın ne kadara mal olduğu pek tartışılmadı. Tartışılmadığı için de makale işlem ücretleri her yıl daha fazla arttı ve günümüze kadar gelen yolun taşlarını döşedi.

Peki bir makale bir dergiye ne kadara mal olur? Elmas açık erişimle ilgili öncül çalışmanın sonuçlarına göre makalelerin dergilere maliyeti dergi büyüklüğü dikkate alındığında şöyle:

Yanlış görmüyorsunuz. Yılda basılan makale sayısı 100-499 olduğunda işlem ücretleri oldukça düşüyor. Peki öyleyse 10.000 €’ya varan makale işlem ücretlerini neden ödüyoruz? Aslında Burberry şalın karesine, üzerinde ısırılmış elma logosu bulunan bilgisayara neden bu kadar çok para ödüyorsak ondan ödüyoruz. Ancak bir fark var, yayıncılık söz konusu olduğunda o şalı kendimiz üretiyor, bilgisayarı kendimiz topluyoruz. Üstüne logo basan şirket bize ait olan ürünü geri bize satıyor. Hem de çok yüksek meblağlarla. Mevcut durumda bir sorun olduğunu anlamak için medyum olmaya gerek yok ama başka bir yayıncılık pratiğini konuşmamız, problemin çözümü için yayıncılık sektörünü tamamen tartışmaya açmamız gerekiyor. Elmas açık erişim hareketinin yapmaya çalıştığı şey de tam olarak bu. Yoksa ticari yayıncılar eliyle idare edilen ve bir renkle tanımlanmış herhangi bir “açık erişim” hareketinden sonuç çıkmayacağını hepimiz anlamış olmalıyız artık.

Yayıncılık için sürdürülebilir, kalite standartları olan, verimli ve geliştirmeye açık elmas sektör yaratmak

Elmas açık erişim hareket planının amacı sadece çeşitliliği sağlamak değil. Bunu sağlarken kaliteyi korumak ve sürdürülebilirliği sağlamak. Elmas dergi tipolojisinde beş tür yayıncı var. Bu yayıncılar dernekler, kurumlar, gönüllüler, büyük profesyonel yayıncılar ve servis sağlayıcılar. Aşağıdaki şekil elmas açık erişim eylem planı öncesinde hazırlanan rapordan. Raporun linkini de görselin hemen altına ekliyorum. Şekilden de görülebileceği gibi dergilerin sahiplik durumları çeşit çeşit. Bu çeşitliliğe rağmen büyük yayıncılar tarafından kontrol edilen tek tip bir yayıncılık sektörünü tartışıp duruyoruz. Şu an bu konuda önemli bir çalışma üstündeyiz ama sunduğumuz ilk bulgulardan siz de bizim kadar olmasa da benzer heyecanı duyabilirsiniz diye düşünüyorum: Learned societies as publishers in the international journal landscape

Elmas sektör ama nasıl?: Araştırma değerlendirme sistemlerini yenilemek/çeşitlendirmek

Tüm bu umut verici gelişmeleri bir kenara bırakıp gerçek dünyaya baktığımızda gördüğümüz en önemli şey şu: Elmas açık erişimin başarılı olabilmesi için araştırma performans değerlendirme sistemlerinin iyileştirilmesi şart. Halihazırda sistem “en iyi makaleni konusu ne olursa olsun İngilizce yaz ve etki faktörü yüksek dergiye gönder” diyor. Alan bazlı farklılıkları, kariyer noktalarını, dergilerin iş yükünü vesaire dikkate almıyor. Mevcut sistemler böyle çalışıyorken elmas açık erişimde başarıya ulaşmak o kadar kolay olmayacak. Ancak imkansız da değil. Politikaların iyileştirilmesine bakar.

DergiPark’ın önemi | Dikkat edilmesi gerekenler

Daha önceki kısımda da bahsettiğim gibi DergiPark’ın buradaki rolü önemli. Ancak içerikte parayla yayın yapan veya yağmacı özellikler gösteren dergiler var. Ahbap-çavuş ilişkisiyle çıkarılan dergiler ve doktor unvanı olmayan yazardan makale kabul etmeyerek kariyer eşitsizliklerini körükleyen dergiler de var. Bu sebeple DergiPark’ın içeriğini şu dört unsuru iyileştirecek şekilde geliştirmesi şart:

  • Verimlilik,
  • Kalite standartları,
  • Kapasite geliştirme ve
  • Sürdürülebilirlik

Her bir madde için nasıl aksiyon alınabileceği elmas açık erişim eylem planında yazıyor. Oradan devam edebilirsiniz.

Son söz eklemek gerekirse araştırmacıları elmas yola yönlendirecek uygulamalardan kaçınmak değil, aksine bu yola yüreklendirecek adımlar atmak gerekiyor. Atılsın.

* QSS MIT Press tarafından yayınlanan, ISSI derneği tarafından çıkarılan bir dergi. Derginin geçmişi ve işleyişi hakkında bilgi için şu yazıma bakabilirsiniz: https://www.zehrataskin.com/index.php/2023/02/03/baska-bir-bilimsel-yayincilik-pratigi-mumkun/ Konuyla ilgili bir dergi olduğu için burada dursun.

2 Yorum

  1. selahattin öztürk
    selahattin öztürk 11 Aralık 2023

    Ortak hareket/güç-kaynak birliği için için kurulan ANKOS işlevini kayıp mı ediyor. Yoksa o da sisteme entegre olup olan bitenlere destek mi olmakta?

    • wordpress_ztcom
      wordpress_ztcom 11 Aralık 2023

      Gönlümden geçen ANKOS’un ve diğer derneklerin yayıncılara ve onların ticari uygulamalarına (transformative agreements gibi) destek olmalarındansa açık erişimdeki daha sürdürülebilir modellere destek olmaları yönünde. Çünkü bu organizasyonların amacı kütüphanelerin haklarını/kaynaklarını korumak. Umarım yakın zamanda odaklarını bu tarafa kaydırabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir