Geçen hafta büyük bir can sıkıntısı ile Uğurcan‘ı yazdım. Her bir satırı fazlasıyla can acıtıcı olduğu için dönüp okumadım bile tekrar. Aylık okunma istatistiklerine bakınca bu blogun bir “nedir” misyonu olduğunu hatırladım sonra. Çıkar çatışması nedir diyen, nepotizm nedir diyen bu siteye koşmuş geçen ay. Hadi bir de buna mobbing nedir ekleyelim dedim ve buradayım. Öncelikle ben bir mobbing uzmanı değilim :=) Komik oldu. Cümleyi yeniden kurayım. Benim uzmanlık alanım mobbing değil. Okuduğum bir kitaptan [1] minik alıntılar ve hatırlattıklarıyla yeni başlayanlar için mobbing anlatacağım. Hazırsanız başlayalım.
Kitaba göre mobbing bir zulüm, aşağılama ve küçük düşürme biçimi. Önsözde mobbingi “iş yerlerinde, üniversitelerde, okullarda, dini organizasyonlarda, askeri kurumlarda, yargı sistemlerinde, ıslah kurumlarında veya topluluk organizasyonlarında ortaya çıkan örgütsel yaşamın karanlık yüzü” şeklinde tanımlamış yazarlar. Mobbingin başarılı olabilmesi için gereken aktörler de şöyle:
- Failler (liderler ve takipçileri),
- Kurbanlar (tek bir ya da birden fazla hedef),
- Tanıklar (veya seyirciler),
- Örgüt (mobbingi durdurma gücüne ve statüsüne sahip ancak bunun yerine mobbinge aktif olarak katılan veya görmezden gelen örgütsel üyeler)
Kitapta diyor ki mobbingde kurbanın örgütsel alanın meşruiyeti içinde hareket eden failler tarafından küçümsendiği ve aşağılandığı bir dizi ritüel veya sosyal süreç gerçekleşir. Bu tanımlama bana başlığı “egemen öznelerin tahakkümü” olan blog yazımı hatırlattı. “Örgütsel alanın meşruiyeti” failler tarafından inşa ediliyor. “Egemen özne” rolü kimlerdeyse onların kurallarıyla oynanıyor tüm oyunlar. Özne değiştiğinde failler ve kurbanlar değişiyor. Her özne değişiminde kurban olan faili suçluyor. Uğurcan yazısında “ezmek için sırasını beklemek” dediğim biraz da bu. Kimse mobbingi durdurmak istemiyor, fail olma sırası kendisine gelsin istiyor. Her değişim/dönüşüm döneminde uygulanan yöntemler değişiyor ama sonuçlar hiç değişmiyor.
Zorbalık ile mobbing aynı şey mi?
Yazarlar mobbing ve zorbalığın (bullying) bazı benzer özellikleri nedeniyle (kişilerarası istismar gibi) sıklıkla karıştırıldığını; ancak mobbingin her türlü organizasyonda meydana gelmesi ve potansiyel olarak herkesi etkilemesi sebebiyle ayrıştığını iddia ediyorlar. Yani lisedeki zorbanız (veya okuldaki zorba sizseniz siz) sadece güçlü olduğu için zorbaydı. Okul ne yapsa engel olamıyordu. Mobbingde ise durum biraz daha farklı. Çok katılımlı ve sistematik bir süreç bu.
Yazarlar diyor ki zorbalıktan farklı olarak mobbing, örgütsel, grupsal ve bireysel dinamiklerin ve davranışların karşılıklı etkileşimini içeren sistemik bir olgu. Mobbing her zaman örgütsel dinamikleri ve katılımı içerir, oysa zorbalık bunu içermez. İkisi de mağdurların yaralanmasına neden olsa da mobbing tanınmayan bir halk sağlığı sorunudur. İşte bu sebeple mobbingden kurtulmak, zorbalıktan kurtulmakla aynı süreci izlemez.
Yazarların mobbing ve zorbalığı ayırma şekli bana Goffman’ın aşağıdaki alıntısını hatırlattı [2, s. 155]:
Damgalı birey “kendinden saydıklarını”, bu kişilerin damgalarının ne derece görünür/rahatsızlık verici olduğuna göre sıralama eğilimi gösterir. Ardından da kendisinden daha görünür bir biçimde damgalı olanlara karşı, normallerin kendisine takındığı tavrın aynısını takınabilir. Böylelikle, işitme güçlüğü olanlar, kararlı bir biçimde sanki sağır değillermiş gibi; görme bozukluğu olanlar da sanki kör değillermiş gibi değerlendirirler kendilerini.
Ortada bir zorbalık olduğunda onu yapanın grubun en güçlüsü olacağı düşünülebilir. Bu güç ise sıklıkla bilek gücü. Ancak söz konusu mobbing olduğunda kişiler ‘damga’ları ölçüsünde fail olabiliyorlar. Yani herkes fail olabiliyor veya herkes fail olacağı günü dört gözle bekleyebiliyor.
Mobbing ritüelleri ve sosyal süreçleri nelerdir?
Yazarlar mobbingde düşmanca eylem türlerini fiziksel, sözlü, yazılı ve performatif olarak sınıflamışlar. Her birine bazı örnekler aşağıda:
- Fiziksel mobbing: Vurmak, tekmelemek, yumruk atmak, tokat atmak, saç çekmek, tükürmek, çelme takmak, saklamak, çalmak, vandalizm yapmak veya başkasının kişisel eşyasına zarar vermek vb.
- Sözlü mobbing: Lakap takmak, mağdura karşı sözlü hakaretler etmek, dedikodu çıkarmak, yanlış bilgi yaymak ve kişinin kişisel veya akademik itibarına saldırmaya yönelik diğer tüm sözlü yöntemler.
- Yazılı ve elektronik mobbing: Sözlü kategoridekiyle aynı türden taciz edici davranışları içerir ancak sözlü olmaktan ziyade yazılı veya elektronik biçimde iletilir. Agresif yazılı ve elektronik eylemlere örnek olarak mağdura isimsiz olarak veya imzayla saldırgan ve taciz edici notlar yazmak gibi. Bu tür notlar doğrudan mağdura gönderilebileceği gibi, istismarcı çeteleşme ve mobbinge bulaşan diğer kişilerce de dağıtılabilir.
- Performatif mobbing: Görmezden gelmek, uzaklaşmak, sırtını dönmek, konuşmayı reddetmek, sosyal bir ortamda dışlamak, taciz edici el hareketleri, göz devirme ve tiksinti ve küçümsemeyi ifade eden diğer yüz hareketleri yapmak vb.
Her birine pek çok örnek verilebilir. Ancak sanırım en yaygın kullanılanı performatif mobbing. Mobbingi yaratan esas sebebin ise üstüne basa basa örgütsel dinamikler olduğunu söylüyor yazarlar. Örgütsel dinamikler içinde mobbing için ortam yaratan risk faktörlerini şöyle sıralamışlar:
- Bireysel dinamikler
- Mağdur/hedef: Kariyer odaklılar, vicdanlılar, yüksek başarı gösterenler, düşük özgüvenliler, kaygı ve psikolojik sorunları olanlar
- Suçlu/fail: Narsistler, kötü huylu narsistler
- Grup dinamikleri
- Güçlü iç grup ve dış grup duyarlılığı (biz, onlar ve diğerleri), meşru grup bütünlüğünün bozulması, değerlerle ilgili çatışmalar
- Stratejik dinamikler
- Belirtilen ve gerçek temel değerler arasında tutarsızlıklar
- Yapısal dinamikler
- Yüksek iş gerilimi, aşırı iş yükü, çalışanlar arasında düşük destek, düşük örgütsel uyum, düşük iş güvenliği
- Rol belirsizliği ve rol çatışması
- Kültürel dinamikler
- Yüksek üretkenlik, istismara eğilimli kültür
- Liderlik dinamikleri
- Narsistlik, kendini yüceltme, kişisel kazanç için başkalarını sömürme, ast karşıtı davranışlar, kişisel çıkar ve kişisel güç ve hırsa odaklanma, gösterişli organizasyonel vizyonlar, zayıf iletişim, istismarcı işyeri davranışlarına tepki vermeme
- Üye dinamikleri
- Çalışanların örgüte sorgusuz bağlılığı, zayıf sendika ve/veya zayıf çalışan-yönetim ilişkileri, düşük algılanan iş güvenliği
- Çevresel dinamikler
- Yüksek rekabet ortamı, dar bir pazarı paylaşmak
- Bürokratik dinamikler
- Yeniden organizasyon ve aşamalar arası geçişin tanımlanmasındaki eşitsizlikler
Şu yukarıdaki risk faktörleri için yazılacak çok şey var ama şimdilik kalsın. Belki sonra geri dönerim.
Mobbingin sonucu nedir?
Yazarlar üstüne basa basa diyor ki mobbingin etkileri her zaman kayıptır – itibar kaybı, saygı kaybı, statü kaybı, kişisel kimlik kaybı, mesleki kimlik kaybı, iş kaybı, para kaybı, dostluk ve sosyal ağlar kaybı, aile desteği kaybı, sağlık sigortası kaybı, sağlık kaybı, hayat kaybı. Hatta hayat kaybı için şöyle bir cümle kurmuşlar: Makul bir kişi, bunun 21. yüzyılda mümkün olamayacağını düşünebilir. Ama olur ve sık sık olur. Olduğunu biz de biliyoruz. Uğurcanları biliyoruz.
Kitapta harikulade bir Meynell [3] atıfı var. Aradım buldum. Listenin sonuna linkini ekledim. Burayı bitirince okumanızı ısrarla tavsiye ederim.
Meynell mobbingi “mini-soykırımlar” olarak adlandırıyor. Çünkü kurban üzerinde yıkıcı ve sıklıkla tüm etkilerini bıraksa da tanım gereği bir organizasyonun himayesinde gerçekleşen bir mobbingde, organizasyon, çalışanlara, öğrencilere veya diğer organizasyon üyelerine yapılan yanlışların maksimum inkârını sağlıyor. “Ne olduğunu bilmiyordum,” “tüm gerçekler elimde yoktu,” ve “ben hiçbir şey yapmadım” gibi ifadeler, sorumluluk pozisyonundaki organizasyon temsilcileri tarafından sıklıkla kullanılıyor ve bu onları tüm suçlardan azade kılıyor. Hatta şöyle bir söz var kitapta: “Mobbingdeki faillerin ahlaki doğruluğu ile birleşen organizasyonel inkâr, çok tehlikeli bir kokteyldir”. Bu kokteyli biz “ya çok ayıp, biz öyle bir insan mıyız?” kadehinde tadıyoruz genelde.
Mobbingin en yaygın sonucu ise hepimizin bildiği gibi istifa. Faillerin ahlaki doğruluğu o tehlikeli kokteylin afiyetle içildiği bol kahkahalı ve sevgi dolu veda partilerine dönüşebilir bile. Çünkü Uğurcan blogunda yazdığım gibi, bir an önce ölmen için yangına odun atanlar cenazene en büyük çelengi gönderir. Sonra yaş kurur, sistem tüm dişlileriyle işlemeye devam eder.
Yine nasıl toparlayacağımı bilmediğim yerdeyim. Şöyle toplayayım. Siz siz olun, fail olmak için sırasını bekleyen kurbanlardan olmayın. Sessiz kalan dillilerden, oyuncak olan pillilerden, hiç yağmadan gürleyenlerden ve her şeyi görüp gördüklerini körleyenlerden de olmayın.* Çabanız gerçek olsun. Her yerde yaşar öylesi. Yaşatır da. Yaşatın. XOXO.
Kaynak kitap:
[1] Duffy, M ve Sperry, L. (2012). Mobbing: Causes, consequences and solutions. Oxford University Press.
Diğer kaynaklar:
[2] Goffman, E. (2014). Damga: Örselenmiş kimliğin idare edilişi üzerine notlar (Çev. Levent Ünsaldı, Şerife Geniş, Suphi Nejat Ağırnaslı). Heretik.
[3] Meynell, H.A. (2008). How to destroy a don. https://www.mobbingportal.com/meynel-hhfulltext.html
* Alıntıyı melodisiyle okuyanları ayrıca öptüm. XOXOx2